Nahçıvan’ın özerklik kazanması ortak geçmişimizden güç alan Türkiye ve Azerbaycan birliğinin tarihi başarısı
Nahçıvan’ın özerklik kazanması ortak geçmişimizden güç alan Türkiye ve Azerbaycan birliğinin tarihi başarısı
Rauf Aliyev
Azerbaycan Devlet Haber Ajansının (AzerTAc) Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ndeki Büro Başkanı
Nahçıvan Özerk Cumhuriyyeti’ndə 4-5 Temmuz tarihlerinde çok önemli Uluslararası bilimsel konferans yapıldı. Öyle ki bu konferans devamlı Azərbaycan’a ve Türkiye’ye karşı toprak iddiaları ireli süren Ermenilere tokat gibi bir cevap oldu. Özellikle Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin çok hassas olduğu Nahçıvan konusunda…
Azerbaycan bu yıl Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin özerklik kazanmasının 90. yıldönümünü kutluyor. Bununla ilgili önemli etkinlikler, bilimsel konferanslar yapılıyor, kitaplar basılıyor, ilmi araştırmalar, makaleler kamuoyuna sunuluyor…
Baştan belirtelim ki Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev Nahçıvanın özerklik kazanmasının 90. yıldönümü kutlamalarının yapılması için 14 Ocak 2014 tarihinde Serencam (Kararname, emir) imzalamış. Bu Serencam’da Nahçıvan’ın özerklik kazanmasının önemine değinilmiş, özerkliğin Azerbaycan için ne kadar önemli olduğu vurgulanmış. Bundan başka Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclisi Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un 17 Ocak 2014 tarihli talimatıyla onaylanmış “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti 90. yıldönümüne dair Etkinlikler Palanı” çok önemli resmi bir belge. “Nahçıvan’ın özerkliği tarihi başarı” konulu uluslararası bilimsel konferans da işte yukarıda bahs ettiğimiz kararların uygulamasından kaynaklanan bir olay. Yani meselenin ilmi yönden açıklanmasını sağlayan bir durum…
Uluslararası konferansta geniş içerikli konuşma yapan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un kaydettiği gibi tarihi arşiv belgeleri Nahçıvan’a özerkliğin verilmediğini, tam aksi, Nahçıvanlıların bu özerkliği kazandığını açıkça gösteriyor. Bu özerklik Ermenilere karşı silahlı mücadele cephesinde kazanıldığı gibi, büyük devletlerin siyasi oyunlarına karşı diplomatik mücadele cephesinde de kazanılmıştır.
Tarihi olaylara göz attığımızda Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un ne kadar haklı olduğunu görebiliyoruz…
Nahçıvan’ın özerklik kazanması neden bu kadar önemli?
İşte bu sorunun cevabı tarihi Nahçıvan’da yapılmış “Nahçıvan’ın özerkliği tarihi başarı” konulu Uluslararası bilimsel konferansda Dünya’ca ünlü tarihçileri tarafından verilmiş…
…1917 yılında Rusiya’da yapılan devrimden sonra geçen süreçte Güney Kafkazya ülkeleri olan Azerbaycan, Gürcüstan ve tarihi Azerbaycan toprakları üzerinde kurulmasına müsaide edilen Ermenistan kendi bağımsızlıklarını ilan etdiler. 1918 yılının Mays ayına tesadüf eden bağımsızlıktan önce ve sonra Ruslardan destek alan Ermeni çeteleri, özellikle Osmanlı İmparatorluğu topraklarından Ermenistan’a geçen çeteler guya Türklürden intikam almak behanesiyle Nahçıvan’da, Karabağ’da, Şamahı’da, Bakü’de toplu katliamlar yaptılar…
Aslında amaç Karadenizden Hazar denizinedek olan arazide sahte “Büyük Ermenistan” devleti kurmaktı. Bunun için Türkiye’de ve Azerbaycan’da yaşayan Türklerin topyekün soykırımının yapılması Ermeni çetelerinin amacıydı. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’na sürüklenen Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu vilayetlerinde “deneme” yapan Ermeni çetelerinin katliamları 1915 yılından itibaren Osmanlı Orduları tarafından durduruldu. Burada sonuç alamayan Ermeniler Azerbaycan’a yönlerek katliamlarını Azerbaycan’da devam etdirdiler…
Nedeni çok açıktı. Çar Rusiya’sının esaretinde olan Azerbaycan’da Müselmanlar orduya alınmıyordu. Dolayısıyla o zaman Azerbaycanda insanların pek çoğu silah kullanmayı bilmiyordu. Zaten silah da yoktu. Ermeniler işte bunu fırsat bilerek Azerbaycan’ın tüm şehirlerine, köylerine saldırarak katliamlar yapmaya başlamışlardı…
O zamanlar çok zor günlerini yaşayan Türkiye kendi topraklarını savunmakla birlikde Nuru Paşa, daha sonra Kazım Karabekir Paşa komutanlığındakı ordu birliklerini Bakü’ye ve Nahçıvan’a yardıma göndermişti. Bu birlikler yeni kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ordu birlikleri ile birleşerek 15 Eylül 1918 yılında çok başarılı bir şekilde başkent Bakü’yü Ermeni-Rus işgalinden kurtardılar…
Bahs ettiğimiz yıllarda Nahçıvan’ın durumu çok farklıydı. Ermeniler Nahçıvan’da soykırım yapıyor, buranı işgal etmek için her türlü hiyleye baş vuruyorlardı. Zor durumda olan Azerbaycan ve Türkiye Nahçıvan bölgesine yardım etmek istiyordu, ama şartlar izin vermiyordu…
Özellikle 30 Ekim 1918 yılından sonra…
Son Padişah olan Mehmet Vahidettin 30 Ekim 1918 yılında Mondros Mütarkesini imzalayıp İtilaf Devletlerine teslim olunca, 1918 Kasım’ında İşgal Kuvvetleri büyük bir tantana ile Çanakkale’den ellerini kollarını sallayarak Marmara Denizine doluştular ve Karadeniz’e kadar olan tüm bölgeyi, giriş çıkışları kontrol ederek İstanbul’a eriştiler. Toplarını da Osmanlı Sarayına doğrultup, balyoz gibi fotoğraflar çektiler.
İstanbul ve çevresindeki Ermeniler, günlerce ve aylarca vapurlarda, trenlerde, otobüslerde şenlikler düzenleyip bayram ettiler.. Türklere hakaretler ayyuka çıkmıştı…
Türkiye, Azerbaycan ve Azerbaycanın tarihi toprağı olan Nahçıvan zor günlerini yaşıyordu. O zamanlar Nahçıvan ve çevre illerini kapsyan Aras-Türk Cumhuriyyeti bişeyler yapmak istiyordu, ama silahla tam techiz edilmiş Ermenilerle savaşmak silah sarıdan zorluk yaşayan cumhuriyyet birlikleri için o kadar da kolay değildi. Çünki Ermeniler malum devletler tarafından destekleniyor, Azerbaycan ve Türkiye’ni zayıf düşürmek, topraklarına sahiplenmek için her türlü eylemi yapıyorlardı…
Nahçıvan’da kurulan Aras Türk Cümhuriyyeti Devleti
Her halde çoğumuzun Aras Türk Cümhuriyyeti Devleti konusunda bilgimiz yok gibi. Bu cumhuriyyet Osmanlı İmparatorluğu Mondros Mutarkesini imzaladıktan 3 gün sonra, yani 3 Kasım 1918 yılında kuruldu. Başkenti Nahçıvan şehri olan cumhuriyyetin arazisi 16 min kare kilometreydi. Nahçıvan, Şerur-Dereleyaz, Ordubad, Serdarabad, Uluhanlı, Vedibasar, Kamerli, Meğri ve diğer vilayetleri kapsayan devletin nüfuzu 1 milyondu…
Cumhuriyyetin kurulma nedeni Nahçıvan ve çevre vilayetlerin Ermeni çetelerine karşı direnişini sağlamak, Müselman Türk ahalini korumaktı. Çünkü devlet kurulmadan önce Ermeniler bu etraflarda vahşice katliamlar yapıyorlardı. Bu yüzden Nahçıvan Milli Komitesi Türkiye’den yardım iştemiş, Türkiye Halil Paşa komutanlığındakı ordu birliklerini yardıma göndermişti…
Aras Türk Cumhuriyyeti şimdiki Ermenistan arazisinden, Kars’tan, Iğdır’dan Emeni zülmünden kaçan 100 bin Müselman Türkün sığınağı olmuştu. Bazı tarihçiler bu rakamın 500 bine ulaştığını da yazıyorlar…
Cumhuriyyetin kurulmasına çok kızan Ermeniler Aralık 1918’te saldırıya geçtiler. Ama çok güçlü direnişle karşılaştılar. Maalesef Türkiye topraklarını işğale başlayan İtilaf devletleri Nahçıvan’a kadar gelmişlerdi. Ve Ocak 1919 yılında Nahçıvan İngiliz orduları tarafından işgal edildi. Böylelikle Aras Türk Cumhuriyyeti yıkıldı…
Türk Dünyası geostrateji öneme sahip Nahçıvan’ı kaybedebilirdi
Nahçıvan Ermeniler ve İtilaf Devletleri için çok önemliyidi. Çünki Türkiye’nin Azerbaycan ve Türk Dünyası ile tek kara sınırı Nahçıvan’dı. Nahçıvan elden giderse, Türkiye, Azerbaycan ve Türk Dünyası en önemli strateji mekanı kaybetmiş olacak, birlik, beraberlik anlayışı coğrafi anlamda tarihe karışmış olacaktı. Yüzyıllık stratejik planlar iflasa uğrayacaktı. Azerbaycanlı politikacılar, Türk paşaları bunu çok iyi anlıyordu, ama yapacak bir şey yoktu…
Türkiye, Azerbaycan ve Türk Dünyası’nın gözü Nahçıvan’daydı. Acaba bu olayların sonu ne olacaktı?!
İşte tam bu zaman Nahçıvanlılar Ermeniler karşı öyle bir direniş gösterdiler ki düşman şaşkın kaldı, dost yüzü güldü. Katliamlar yapan Ermeni destelerine gereken ders verildi. Türkiye’den kardeş yardımına koşan gönüllüler de Nahçıvanlılarla birlikte Ermeni faşistlerine karşı kahramanlıkla savaş verdiler. Türk yurdunu korumak için binlerce can şehit oldu, ama Nahçıvan gibi strateji mekan düşmana teslim edilmedi…
Kanlı savaşların sürdüğü sırada Nahçıvanlı diplomatlar da Nahçıvan’ı korumak, onun Ermeniler tarafından işgalinin karşısına almak için tüm cephelerde çaba sarf ediyorladı…
İşte bu konuların konuşulduğu “Nahçıvan’ın özerkliği tarihi başarı” konulu uluslararası bilimsel konferansdakı konuşmasını tarihi belgelere dayanarak yapan Nahçıvan Özerk Cumhuriyyeti Ali Meclis’inin Başkanı Sayın Vasif Talibov 1920’lerde Nahçıvanlı diplomat Behbud ağa Şahtahtinski’nin Sovyet Rusya’sı yönetimi ile kadim yurdumuzun Ermenilere teslim edilmemesi konusunda diplomatik girişimlerinden bahs ediyordu. Behbud ağa Sovyet Rusiyası yönetimine yazdığı mektupta Nahçıvan’ın Ermenistan’a verilmesini halkın temel hak ve hürriyetinin, aynı zaman Sovyet Azerbaycan’ının haklarını ihlali gibi değerlendirmişti.
Diğer bir Nahçıvanlı diplomat Ali Sabri Kasımov Tiflis’teki Amerikan generali Haskel karşısında Nahçıvan’ın, Şerur-Dereleyez’in ve Vedibasar’ın Azerbaycan toprakları olduğunu gereken belgelerle ortaya koymuştu. General Haskelin “Nahçıvan’ın ve diğer bölgelerin insanları bu arazilerin Ermeni hükümetine verilmesine nasıl bakar?” sorusuna Ali Sabri Kasımov “Elde silah liyakatli ölümü tercih ederek bu hükümeti var güçleri ile reddederler” cevabını vermiştir.
Zor durumda kalan Nahçıvan’ın düşman saldırısına maruz kaldığı, insanların Ermeni haydut çeteleri tarafından toplu şekilde katledildiği, yerel direniş birliklerinin ölüm kalım mücadelesi verdiği bir dönemde bu şekilde sert cevap vermek hem kişisel cesaretin ve üstün diplomatik becerinin göstergesiydi. Bu anlamda Behbud ağa Şahtahtinski, Ali Sabri Kasımov gibi diplomatlarımız ve silahlı mücadelede savaşan soydaşlarımızı her zaman büyük saygı, hürmetle yad ediliyor, onları rahmetle anıyoruz…
Kahraman Nahçıvanlıların yurtlarını canları, kanları pahasına korudukları gerçeğini 1918 yılında kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin (AHC) yönetimi de, Bolşevik işgalinden sonra ülkemizde oluşturulan Şura (Konsey) hükümetinin temsilcileri de iyi biliyorlardı. Örneğin, AHC’nın Başbakanı Nesip Bey Yusifbeyli 18 Ağustos 1919 yılında parlamentodaki konuşmasında Ermeni istilacılarına karşı Nahçıvan’da yapılan direniş harekatı konusunda şöyle demişti: “Nahçıvan kendi gücü ile istilaçıları devirerek Azerbaycan ile birleşmeye hazır olduğunu bildirmiştir”.
Neriman Nerimanov ise Mays 1921 yılında Moskova sözleşmesi konusunda hükümetin tutumunu açıklayarak demişti: “Sovyet Rusya’sı ve Türkiye arasındakı anlaşmaya göre Nahçıvan Azerbaycan’ın protektoratlığı altında bağımsız cümhuriyet ilan edildi. Orada bizim temsilcimiz olacaktır ve biz tüm konularda Nahçıvan’a hizmet edeceğiz”…
N. Nerimanov’un “Nahçıvan’a hizmet edeceğiz” sözleri bir daha onun Nahçıvana, Nahçıvanlılara, cesur, kararlı, Vatansever insanlara gösterdiği derin saygı ve sevginin ifadesiydi…
Bilgi için söyleyelim ki Nahçıvanlıların ve aydınlarının inatlı mücadelesi, Türkiye’nin kararlılığı ve geri adım atmaması sonucunda 1921 yılında Nahçıvan’ın özerk cumhuriyet statüsünde Azerbaycan’ın sınırları içinde kalmasını öngören Moskova ve Kars anlaşmaları imzlanmıştır. Bu anlaşmalara dayanılarak 9 Şubat 1924 yılında Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ilan edilmişdi. Bununla Nahçıvanın güvenliği de sağlanmış oldu…
Dönüşüyle Nahçıvan’ı kurtaran Lider; Haydar Aliyev
“Nahçıvan’ın özerkliği tarihi başarı” konulu uluslararası konferansta “Nahçıvan’ın arazisi gibi, onun özerklik durumu da zaman zaman Ermenilerin saldırılarına maruz kalmıştır”, – diyen Nahçıvan Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov Temmuz 1990’ta Azerbaycan halkının Milli Lideri Haydar Aliyev’in Nahçıvan’a gelmesinin, burada siyasi faaliyet göstermesinin Nahçıvan’ı işgalden kurtardığını söylüyordu…
Nahçıvan Ali Meclis Başkanı’nın konuşmasında bu konuya değinmesi de sebepsiz değildi. Çünki Sovyetler Birliği’nin dağılması arafesinde, yani 1989-cu yılın sonları, 1990 yılının ilk aylarından Ermeniler tekrar Nahçıvan’a toprak iddialarını gündeme getirdiler. Bu iddia silahlı saldırılıra kadar vardı. Nahçıvan 3 tarafdan Ermeniler tarafından sarılmış bir durumda, yani Azerbaycan’la kara sınır bulunmamakta. Türkiye ile sadece 11 kilometre sınırı var. Ama o yıllarda Aras nehrini geçecek köprü bile yoktu. Diğer tarafdan, köprü olsaydı bile ne işe yarayacaktı ki? Sınırı Rus askeri denetliyordu…
Ocak 1990’ta Ermeniler Nahçıvan’a saldırdıkları zaman yine Azerbaycan’dan destek gelemedi, Türkiye’yse Rus ordusu yüzünden Nahçıvan’a yardım edemedi. Yine Nahçıvanlılar yalnız başına kahramanca savaştılar, Nahçıvan’ı korudular. Ama çok ciddi bir problem de vardı. Nahçıvan’da yiyecek bile tükenmek üzreydi. Sınırlar kapalı, Ana toprağımız Azerbaycan’dan bir umut yoktu…
İşte tam bu sırada Ulu Önder Haydar Aliyev zor şartlarla mücadile eden, işgal tehlikesi ile karşı karşıya kalan Nahçıvan’a geldi. Ve yürüttüğü çok doğru siyasetle Nahçıvan’ı kurtarmış oldu…
Nahçıvan Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un konuşmasını dinlerken bu olayları bir daha hatırlıyorzu. Ulu Önder Haydar Aliyev’in Türkiye Cumhuriyeti’ne ziyareti sırasında Moskova ve Kars sözleşmelerini yeniden gündeme getirmesini büyük siyasi addım gibi değerlendiren Sayın Vasif Talıbov Türk Dünyası’nın büyük oğlunun dünya kamuoyunun dikkatini Ermenistan’ın saldırgan politikasına yöneltmesinin Nahçıvan’ın özerklik statüsüne ikinci ömür verdiğini kayd etdi.
Ali Meclis Başkanı konuşmasında demişti; “Bugün Milli Liderimiz Haydar Aliyev tarafından başlatılan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından başarıyla devam ettirilen, geliştirilen yenileşme ve yapılanma politikası özerk cumhuriyette hayatın tüm alanlarını kapsamaktadır. Karşıda duran temel görevimiz blokaj durumu ile ilgili oluşan sıkıntıyı gidermek, nüfusun istihdamını sağlamak, yeni altyapı, işletme ve sanayi alanları yaratmak, sosyal alanların – eğitimin, kültürün, sağlık sektörünün ve bilimin daha da gelişmesine sağlamaktır”.
Bu, Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev’in başarılı siyasetinin Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde büyük şevkle yapıldığının işaretidir. Vatana sevgiden güç alan Nahçıvanlılar bu dahiler diyarında harikalar yaratıyorlar.
Uluslararası konferansta Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Başkanı Akif Alizade de önemli konulara değinmiştir. O Nahçıvan’ın dünya uygarlığının en önemli merkezlerinden biri olduğunu söylemiştir. Bu toprağın yetiştirdiği mümtaz şahsiyetler Azerbaycan’da devletçiliğin, edebiyatın, kültürün, bilimin, siyasi-sosyal fikrin gelişmesinde tarihsel öneme sahip hizmetler göstermişlerdir.
Son yıllarda Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi kurumlarının, özellikle Nahçıvan Bölümü’nün değerli ilim adamlarının yaptıkları seri bilimsel çalışmalarda Nahçıvan’ın tarihinin karanlık katlarına aydınlık getririlmiş…
Uluslararası konferansın dikkat çeken yönleri
Büyük yankı uyandıran nüfuzlu Uluslararası konferans bir takım olayları ile de dikkatimi çekti. Konferans özerk cumhuriyetimizin düşmanla yaklaşık 300 metre mesafesinde yapıldı. Konferansda Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un, ayrıca dünyanın bilim önderlerinin katılımı bugün Nahçıvan’ın güvenliğinin tam sağlandığının işaretiydi.
Öte yandan, konferans Nahçıvan Özerk Cumhuriyyetinin en ucra yerinde, deniz seviyesinden 1700 metre yükseklikte Ağbulaq köyünde kurulu olan Dinlenme Tesislerinde yapıldı. Tabii ki, önemli bir uluslararası etkinliğin yapılması için altyapının yüksek taleplere cevap vermesi temel şartlardan biridir. Önemli etkinliğin Nahçıvan’ın en ücra dağ köyünde yapılması Nahçıvanımızın her köşesinde modern altyapının kurulduğunun, en önemlisi ise onun en yüksek taleplere cevap verdiğinin göstergesidir.
Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Başkanı, akademik Akif Alizade uluslararası konferanstaki konuşmasında bu gerçekleri şöyle ifade etmiştir: “Şu anda modern Nahçıvan dünyaya yeni Rönesans’ın örneğini gösteriyor. Burada bulunduğumuz iki gün boyunca Nahçıvan’da gördüğümüz büyük gelişme insanın kalbini ferahlatıyor. Havaalanından Nahçıvan şehrine, oradan da Ağbulaq zirvesine kadar uzanan muhteşem yollar ve bu yolların çevresindeki inşaat, yapılanma, tarım, bahçecilik bölgedeki sistemli ve seri bir gelişmenin göstergesidir. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in ülkemizin diğer bölgeleri ile birlikte Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin de gelişmesine verdiği destek burada büyük gelişmeye neden olmuştur. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov’un yönetimi ile bölgede milli geleneklerle modernitenin vahdetinden oluşmuş büyük gelişme her bir insanda milli gurur duyguları yaratıyor”.
Sonuç
“Nahçıvan’ın özerkliği tarihi başarı” konulu uluslararası konferans her anlamda çok başarılı bir şekilde yapıldı. Gerek Azerbaycan’dan, gerekse dünyanın çeşitli ülkelerinden, özellikle Rusya’dan, Türkiye’den, ABD’den gelen tarihçilerin ortaya koydukları belgeler kesin şekilde Nahçıvan’ın eski Azerbaycan toprağı olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Nahçıvan’ın özerkliğinin onun düşmandan korunması ve Azerbaycan’ın sınırları içinde kalması için gerekli olduğu defalarca vurgulanmıştır. Azerbaycan’ın bilim çevrelerinin önde gelen temsilcilerinin ve özerk cumhuriyetin yöneticilerinin bu etkinliğe katılımı ve burada yaptıkları konuşmalar, belirtilen çok önemli tarihi belgelere dayalı esaslı fikirler bugün de, genel olarak, Azerbaycan devleti ile halkımızın ulusal meselelerde birlik gösterdiğinin kanıtıdır…
Uluslararası konferansta bilimsel esaslara dayanılarak seslendirilen fikirler, adeta, Azerbaycan’dan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen bilim adamlarının Ermenilere karşı sert açıklamaları gibi kabul edilebilir. Meseleye siyasi taraftan bakarsak, bu konferans hem de tarihi çarpıtmakta, komşu ülkelere toprak iddiaları ileri sürmekte, kelimenin tam anlamıyla “profesyonellaşmış” Ermenilere son uyarı olarak değerlendirilmelidir.
Onu da diyelim ki uluslararası konferansın genel toplantısının sonunda Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Sayın Vasif Talıbov ile Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Başkanı Akif Alizade Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclisi ile Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi arasında Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde bilimin geliştirilmesi için ortak işbirliğine ilişkin anlaşma imzalamışlardır. Bu, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yürüttüğü eğitim politikasının zaferi, devletimizin bilimin gelişmesine gösterdiği büyük ilginin en önemli örneğidir.
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR